5 Eylül 2015 Cumartesi

Eylül'e Selamlar...


Eylül'e selamlar...
Eylül'ü Haris Alexiou ve onun şarkıları ile karşılıyorum. Biraz daha eksildim biraz daha büyüdüm, biraz daha karıştım, biraz daha duruldum...geçen Eylül'den bu Eylül'e neler de değişmiş öyle! Altın çağımızda kırılıp parçalandık. Ben yeterince parlayamadan altın tozuna dönüştüm ve rüzgârla hayatın dört farklı bucağına savruldum. Hayır, kendime acıdığım falan yok,  ben yalnızca biraz şaşkınım. Tüm bu olanlar ve geçen zaman beni oldukça şaşırttı. Ölüler gömüldü, sessizce, ağladık, çok ağladık, hâlâ ağlıyoruz gizlice ama geçti işte. Acıtıyor ama geçti. Düşen yapraklar gibi hayat... sonbaharı  karşılıyorum, hüznüm ile hazan mevsimine kucak açıyorum. En çok sanki bu ayda ayrılıklar oluyormuş gibi geliyor bana. Bu kadar yakındığıma bakmayın  Sonbaharın ilk yağmurunu en çok ben severim. Toprak kokusu... O ıslak toprak kokusu, içine çekiyor sanki ruhumu. Sonbahar, yalnızlar şehrinin  mevsimidir. Dikkat edin, ne çok yalnız varsa, tıpkı  ürkek salyangozlarım gibi, yağmur vakti dışarıda dolaşmak için bahane ararlar ve ahmakça ıslanırlar  benim yaptığım gibi. Ve... sonra  mı? Bir kahve daha Bayım!