17 Temmuz 2015 Cuma

Kimsin?

Kimsin?  Tanrı gibi görünüyorsun fakat sorun şu  ki ben hiç tanrı görmedim, peki senin tanrı gibi göründüğünü dile getirirken büyük bir saçmalık içinde mi oluyorum?  Olabilir. Israr ediyorum,  benim kafamdaki tanrı gibisin.  Peki benim tanrım bu kadar basit miydi?  Olabilir. Benim tanrım kusurlu tıpkı senin gibi,  benim tanrım  kibirli tıpkı senin gibi,  benim tanrımın sınırları var gözle görülmeyen ve büyük duvarlardan oluşan tıpkı senin gözlerinde gördüğüm sınırlar gibi, benim tanrım ulaşılmaz  tıpkı senin gibi,  tanrımın  sesinde  huzur var  tıpkı seninki gibi yumuşak ve büyülü sözleri var sesinin  tınılarında... benim gaddar Tanrım senin içine girmiş olmalı, onun kadar bana karşı  acımasızsın! Ben tanrımı  görmeden ona  inandım ve bana gaddar davranması ona olan inancıma mani değil çünkü ben sadece inanmak istedim.  Bana olan acımasızlığı tanrının kendi sorunu.  Seni bir karşılık beklemeden sevdim ve senin beni görmezden gelişin  seni sevmeme mani değil  çünkü ben sadece sevmek istedim. Bana karşılık vermemen senin kendi sorunun.  Ben ne inandığım için  ne de sevdiğim için  saçmalık içindeyim. Ben seni ona nasıl benzetmeyeyim?  Tanrı  kadar kibirli oluşunu  bir Tanrıya değil de bir beşere benzeterek  hatalı bir teşbih  yapamam.  Aksi hali  edebiyata  hakaret olur! Ben bir tek edebiyata sadık kalabildim.  Ne sana ne de tanrı ya hiç bağlanamadım,  güvenemedim; sadece sizin bana ait olmanızdan keyif duydum. İçinde tanrımı tutan sen, tanrımı bırakıp söyler misin gerçekte kimsin?

Henüz Yazılmamış Romanın Arka Kapağındaki Yazı

"niçin bu kadar hoyratsınız bayım,  kim kırdı kalbinizi,  bırakın sarayım kanayan sevginizi,  bu işlerden pek anlamam  fakat  siz yol gösterin bana  ben o yolla iyileştireyim sizi,  sizin için kana dokunabilirim bayım,  yeter ki bir kalp daha taşa dönüşmesin  ileride.. gönlünüzü bir tek bana açmanızı dilerdim bayım,  elimi beyninizin içine sokup her bir nöronunuza dokunmak isterdim.  Gözlerinizde siperler var bayım,  bakışlarınız savaş halinde,  söylesenize  bakışlarınızın ardında sakladığınız muhim şey de ne? Benden niye kaçıyorsunuz,  ben yalnızca yaranızı sarmak istedim,  yaranız düzelirse belki  daha güzel ve cömert seversiniz diye düşündüm,  niye bilmiyorum  ama sizin  tutkuyla sevişeceğinizi hissettim,  yoo  hayır lütfen beni yanlış anlamayın, benimle değil;  ben size yakışmıyorum ki bayım...pardon ben yalnızca yaranızı sarmak istedim! Sanırım gitsem iyi olacak,  cesaretimi mazur görün bayım,   hoşçakalın"



Sana Bir Şey Olmasın


Bensiz  kuytu  köşe  dolaşmışsın, rast  getirmemiş kuytular  bizi. 
Seni bana  getirmeyen  şu  şehrin çıkmaz sokakları   yansın! 
Sana  bir şey  olmasın...

Daha  yaşanacak zamanlar vardı birlikte, öyle kalsın. Uzatmak  manasız. 
Sen beni  anmadan  yaşıyorsun ya, şu zamansızlığın  gözü  çıksın!
 Sana  bir  şey  olmasın...

Ruhun  ruhuma  ayna olmuş,   bana seni  anlatıyor. 
Sen, beni  sana aksetmeyen  aynalara  bakar olmuşsun, o aynalar  bin  parçaya  bölünsün!  
Sana  bir  şey  olmasın. 

Gülen  gözlerin  bir başkasına  ağlar olmuş,  ben senin  için , için  için yanarken.
O gözlerinden  akan  her bir  damla  yaş  için,  susuz  kalsın şu cihan! 
Sana bir şey olmasın. 

Aşk  imiş , fanilerin  ruhlarına  ölümsüzlük bahşeden. Beni divane yaptın.
Sen aşk  aşk diye  kimlere sarıldın,  seni saran  yalancı  kollar senin ateşine  pervane olsun! 
Sana bir şey  olmasın.