5 Ağustos 2015 Çarşamba

Beni Buralardan Al

Insan olmak;
Yaşamak...
Ölmek.
 Bu kadar mı sahi? Soracağım ne çok soru vardı halbuki, neden bu kadar çabuk gittin? Ölümden nefret ediyorum, gerçekten nefret ediyorum! Ben her gün yokluğunun azabını talim ediyorum. Sahi, söylesene gitmek basit mi? Zor olmalı! Çok zor olmalı. Ben de gitmeyi çok düşündüm, yapamadım, olmadı yani. Zaten neyi tam yapabildim ki şu hayatta? Beceriksizim. Hâlâ mı geçmedi sancılarım? Hâlâ mı kıvranıyorum? Ben çok bencilim, bencilce özlüyorum. Bencilce acı çekiyorum. Ait değilim bu bayağı dünyaya, yoo hayır, ben o bayağılardan daha üstün değilim, ama onlarla aynı da değilim. Gidesim var. Her şeyi bırakıp gidesim var!

Salaklar! O kadar çok salak var ki, mutluluk içinde mutsuzluk soluyan öyle çok salak var ki! Yalnızca aynanın yansıması ile yaşayan milyonlarca insan, düşünebiliyor musun? Sıkıldım, hepsinden sıkıldım, benim masumluğumdan faydalanan o salaklardan sıkıldım. Ben, hiç kimseyi kırmak istemedim, onları acıtmak istemedim, peki niçin benim canım böyle acıyor?

Sevgiden yoksunlar! Sevgililerinin yüzünde sevgi göremeyen ve yalnızca bakan öyle çok sevgiden yoksun var ki! Yalandan aşklarıyla övünen yüz binlerce insan, düşünebiliyor musun? Bunaldım, hepsinden bunaldım, benim açık fikirlerimden yararlanan o sevgi yoksunlarından bunaldım. Ben, hiç kimseyi uzaklara itmek istemedim, onları incitmek istemedim, peki niçin ben bu kadar uzaklarındayım?

Çok tuhaf! Bencilce güdüler üzerine kurulmuş çıkar ilişkileri ile süslenmiş bir insanlık ile kafa kafaya savaştayım! Yorgun savaşçıyım, düşünüyorum. Çok fazla düşüyorum. Üşüyorum...
Beni buralardan al.
Senin oralara gidelim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder